3 Nisan 2016 Pazar

Yaz- Kürşat BAŞAR

Eğer çok beğenilen bir eseriniz varsa tek kötü yanı bir daha ki eserinizin daha güzel olmak zorunda olmasıdır.Kürşat Başar'ın “Başucumda Müzik” kitabından sonra “Yaz” kitabını okuduğumda bunu hissettim.Belki ilk önce “Yaz” kitabını okusaydım yorumum daha farklı olurdu, beklentim daha az olacağı için.

Kitabın son sayfasını da okuyup kapattığımda neden bir yazar kendi yazdığı hayatın içine girmez de etrafında dolanıp durur dedim. Murat’ ın hayatının kapısından yazmış sanki.Bir türlü içeri girememiş.Bu yüzden ben de giremedim.Kitabın yarısına geldiğimde hala işte asıl kitap şimdi başlayacak diyordum.Halbuki Başucumda Müzik kitabında daha ilk satırda girmiştim kelimelerin o büyülü dünyasına.

“Aşk aslında sözcüklere dönüştüğü zaman var.Büyük,unutulmaz aşkların en önemli özelliği yazılmış olmaları” diyerek iddialı bir cümle de kuruyor yazarımız ama cümlenin hakkını verememiş kitabın genelini düşündüğümüzde.

Gelelim kitaba: Kahramanımız Murat.Kıbrıs’ta doğuyor,annesini hiç görmemiş.1964 yılında Larnaka Türk Bölgesinde yaşayan 11 kişi işe gitmek için bindikleri otobüsle birlikte kayboluyorlar.İçlerinde Murat'ın babası da vardır.Bu olaydan sonra babaannesi ile birlikte İstanbul'a amcasının yanına taşınmak zorunda kalırlar.

Murat'ın amcası kendini kitaplara adamış içine kapanık sessiz biridir.Amcası da ölünce Murat onun kitaplarıyla baş başa kalır.Murat da biraz çevresiyle bağlantı kurmakta zorluk çeken  (bunda Kıbrıs şivesiyle konuşuyor olmasının da payı var) bir çocuktur.Bir yaz Emel adında bir kızla tanışır.”Sanki yıllar öncesindeki o sabah,onu gördüğüm, onu tanıdığım ilk yaz günü zamanın akışına kapılıp gitmedi de hep benimle kaldı.” diyerek çocukluk aşkının ömür boyu sürecek bir hikayeye dönüşeceğinin sinyallerini de verir yazarımız. Yazarımız işte bu aşkı romanın merkezine koymuş.Arka planda ise yalnızlık,ucundan biraz Kıbrıs olayları,biraz günümüz okurlarına gönderme,rastlantıların hayatı nasıl etkilediği var.

Sözün kısası 11 yıl aradan sonra beklediğime değmedi ama hangi yazarın, hangi kitabın, kimin gönlüne dokunacağı belli olmaz.Siz yine de okuyun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder