25 Ağustos 2018 Cumartesi

Amat - İhsan Oktay Anar


Ayyaş Ohannes’e günahlarından arınmak için 247 akçe veren deli marangoz Nuh’un, bir gemici mezarlığındaki 247 meşeyi kullanarak, Diyavol için yaptığı 247 kişilik mürettebatı olan kalyonun adı Amat.

Habil’in kardeşi Kabil’i öldürdüğü gün olduğu için uğursuz sayılan Salı günü yola çıkan Amat’ın kaptanı Diyavol – İsim tanıdık geldi değil mi?- ikinci kaptan olarak ya Kırbaç Süleyman’ı ya da Ali Reis’i seçecektir. Bu mücadeleyi, mürettebata sözünü geçiren,asla yapmayacakları şeyleri yaptırabilen kişi kazanacaktır.

Kaptan köşkünde, imal tarihi olarak 15-20 yıl sonrasını gösteren bir keman fark eden Süleyman’ın en büyük tutkusu ölümsüzlüktür. Bu tutkusu yüzünden kaptan köşkündeki ölümsüzlük üzerine yazılan kitapları bırakıp ayrılamaz gemiden ve ikinci kaptanlık mücadelesine başlar. Eğer gemicilikle ilgili terimlerin yoğunluğunu sindirebilirseniz, neden yola çıktığı tam olarak bilinmeyen bu kalyonun aslında döngüsel bir yaradılış efsanesi olduğunu anlayabilirsiniz. Mürettebatın siyah flamalı bir kalyon tarafından batırılan iki kalyon için sefere çıktığını zannettiği Amat’ın direğine siyah flama çekilmek zorunda kalınışı ve iki kalyonu batırması kitabın daimi bir kısır döngüyü anlattığı hissini veriyor.

Diyavol’un, ben size kanlı elleriniz kadar yakınım diyerek tüm mürettebatın işledikleri cinayetleri tek tek ortaya dökmesi, gemideki en rahatsız yer olan cehennemin sair, sakar, cahim, hutema,leza ve haviye katları, kalyonun baş tarafındaki fazla tahtalardan bir kadın figürü yapılması, Amat’ın borazancısının adının İsrafil olması dini göndermelerden bazıları sadece. Kaptanın Süleyman’a, kamarasındaki bir kitap hariç tüm kitaplarını okuyabileceğini, ama o kitaba asla dokunmaması gerektiğini söylemesi de yasak elmayı çağrıştırıyor. Ayrıca Ali Reis’in Süleyman’ın kaptanlığını kendinden aşağı birinin emirlerini dinlemek istemediği için kabul etmeyişi ve Süleyman’ın gerçek yüzünü göstermek için seferin sonuna kadar süre isteyişi de dine yapılan bir atıf olarak karşımıza çıkıyor.

Nuh ustanın falına baktığı herkesin zarının 2-2-2-1 gelmesi, şiddetli bir fırtına yüzünden tam batmak üzereyken Kırbaç Süleyman’ın rüzgara hükmetmesi, mürettebatın aç gözlülüğü yüzünden başka bir kalyondan bulaşan veba, yasak kitabı okuduğu için vebalılar arasına hapsedilen Süleyman’ın, ölülerin alınlarındaki Amat yazısını görmesi, ölülerin arasındaki İsrafil’in bir anda gözlerini açıp boruyu üflemesi de kitabın olağanüstü ayrıntılarından bazıları.

Romandaki kişiler de birbirinden renkli.Amat sözcüğünü ölenlerin alınlarına yazarak onları diriltip kendine daima itaat edecek bir ordu oluşturmak isteyen , mürettebatı savaşırken kamarasında keman çalıp, eğlence düzenleyen, gerçek mi hayal mi olduğu belli olmayan kaptan Diyavol, sırtında, ilk öldürdüğü adamın kemiklerini koyduğu bir çuval taşıyan Fitilli Daniyal, ölümsüzlük kelimesini duyduğunda bile nabız sayısı artan Süleyman, baktığı fallarla karşısındakinin günahlarını ortaya döken deli marangoz Nuh Usta, olayların çoğunu aralarındaki konuşmalardan öğrendiğimiz Kul Rıza ve Göbelez Baba…

Kitapla ilgili çok fazla ayrıntı verdiğimi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Ne kadar anlatsam da kitabın büyüsü öyle kolay kolay bozulacak gibi değil. Hele İhsan Oktay’ı daha önce okumuş ve dilini sevmişseniz, kaçırmamanız gereken bir kitap var karşınızda. Puslu Kıtalar Atlası’nı sevenler eminim bu kitabı da çok sevecekler. Kitabı okumak isteyenlere ufak bir tavsiye; sakın ilk sayfalarda pes etmeyin ve üstünkörü okuma yapmayın, yoksa kitabın müthiş sonundan mahrum edersiniz kendinizi.

6 yorum:

  1. Yazarı daha önce okumamıştım. Anlatımınla bir şans verebilirim.Teşekkürler!🌸😊

    YanıtlaSil
  2. Dili biraz ağır ama emin olun zekasına hayran olacaksınız.İyi okumalar.

    YanıtlaSil
  3. Güzel bir kitap değerlendirmesi olmuş. Kalemine ve yüreğine sağlık.

    YanıtlaSil
  4. merhaba bu zarın 2 2 2 1 gelmesi çok tekrarlanıyor romanda ama sonunda da açıklanmıyor onunla ne kastediliyor bi bilginiz var mı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, hem bu yazıyı yazdığım zaman hem de sonrasında çok araştırdım ama zar olayının nedenini bulamadım.2 2 2 1=7 diye düşünüp, 7 nin dinler açısından önemiyle ilgili bir şeyler olabilir diye düşünüyorum. Ama bu kez de neden farklı bir kombinasyon kullanmadığı aklıma takılıyor.Bilen varsa söylese ne güzel olur.

      Sil