14 Nisan 2019 Pazar

Sevgili Arsız Ölüm - Latife Tekin


      Kitap yorumlamak riskli bir iş.Kimi kitaptan bilgiler veriyor diye ( şimdilerde bunun adına spoiler diyorlar ama ben taraftar değilim bu kelimenin dilimize yerleşmesine) kimi ise olumsuz yönde etkilenmemek için okumak istemiyor kitap tanıtım yazılarını. Bu yüzden mümkün olduğunca , aynı kitabı anlatan diğer yazıların tekrarı olmaması için, önce diğer blogları, o kitapla ilgili yapılan yorumları okurum. Sevgili Arsız Ölüm kitabı için de birçok farklı yoruma denk geldim. İçlerinde çok talihsiz yorumlar da vardı. Bir kitabı beğenip beğenmemek tamamen kişiseldir ve hiçbir kanıta ihtiyaç duymaz ama edebiyatta yer edindiği kesin olan bir esere berbat demek nasıl bir okurun cümlesidir bilemedim.

       Bloglardan birini okurken, “romanın protagonisti kim acaba diye çok düşündüm” şeklinde bir cümleye denk geldim. Neyse ki google var da protagonist neymiş hemen bakıverdim :)
Kahraman demekmiş...
İçim sızladı. Neden dedim, neden yabancı bir kelime kullanmaya gerek duyar ki insan? (Kahraman kelimesinin kökeninin Farsça, karakter kelimesinin kökeninin Fransızca olduğunu bilinçaltıma iterek.)

       Sonra aynı soruyu ben de düşündüm. Bu romanın kahramanı kim? Yaşadığı köye soba, radyo ,tulumba, otobüs gibi daha önce kimsenin görmediği şeyleri getiren Huvat mı?Huvat’ın son gelişinde yanında getirdiği, köydeki kadınlara hiç benzemeyen Atiye mi?
Doğmadan önce Cinci Memet’in bu kız eksik doğmazsa, başına gelmedik kalmayacak dediği Dirmit mi?

       Benim kahramanım, taşla toprakla konuşan, babasının şehirden getirdiği tulumbayla gönül bağı kuran, dışa kapalı yerde doğmuş özgür ruhlu insanların kötü kaderini yaşayan, içindeki ateşle nereyi yakacağını bilemeyen, heves ettiği her şey elinden alınan, en sonunda şiirlerinden de olan Dirmit kız ama kitap Atiye’nin sonuyla son bulduğu için baş kahraman olarak Atiye’yi gösterebiliriz. Huvat Atiye’yi şehirden getirir ama Atiye köye hemen ayak uydurur. Hatta kitapta bu süreç çok hızlı geçilir ve biz Atiye’nin başka bir yerden geldiğini unutur, onu Alacüvek Köyü’nün bir parçası olarak görmeye başlarız. Atiye köyle öyle bütünleşir ki , kitabın ikinci kısmında şehre taşındıkları zaman asıl oraya yabancı kalır.

       Buradan da anlaşılacağı üzere kitap iki kısımdan oluşuyor. İlk kısım Aktaş ailesinin köydeki yaşantısını, ikinci kısım ise şehre taşındıktan sonraki hallerini anlatıyor. Birinci kısımda hem batıl inançlar hem de masalsı anlatım yoğun bir şekilde göze çarpıyor. Özellikle kullanılan deyimlerin , kelimelerin çeşitililiği, bunları 25 yaşında biri nasıl yazabilir dedirtiyor insana. Kitabın ikinci kısmında yani şehir yaşantısının anlatıldığı kısımda, Atiye ve Huvat’ın diğer çocuklarının yaşamlarına da dahil oluyoruz. Seyit, Halit, Halit’in karısı Zekiye, Nuğber, Mahmut... Her birinin yaşadığı olayları okuyoruz ama derin psikolojik tahliller yapmıyor yazar , okura bırakıyor bu işi.

       Kitabın ikinci kısmını okurken aklıma Orhan Pamuk’un Kafamda Bir Tuhaflık kitabı geldi. İki kitap arasında anlatılan konu bakımından oldukça benzerlik var. Köyden kente göç sürecinde bireyin uyum çabasını anlatıyor iki yazar da tabi bir farkla. Orhan Pamuk olayları bir gözlemci olarak anlatırken, Latife Tekin içeriden biri olarak aktarıyor yaşananları. Bu yüzden de Latife Tekin’in kitabında yoksulluk elle tutulur hale gelirken Orhan Pamuk’un kitabında havada asılı kalıyor.

       Üstelik Latife Tekin kitabını büyülü gerçekçiliğin büyüsüne sarıp aktarıyor ki benim en sevdiğim türdür. Büyülü gerçekçiliği Sosyal Edebiyat Dergisi ’ndeki Kitap Nasıl Okunur adlı yazımda da anlatmıştım. Borges ve Marquez bu türün piri olsa da bence Latife Tekin’in bu kitabı da azımsanacak gibi değil. Özellikle köy yaşantısında cinlerin , perilerin sıradanlaştırılması ve Atiye’nin Azrail ile olan kavgaları çok etkileyiciydi. Eğer Latife Tekin'in 1983 yılında yazdığı , aslında otobiyografik bir roman olan bu kitabı okumaya karar verdiyseniz , anlatmaya çalıştığımın kat kat fazlasının kitapta yer aldığını ve bir hurafeler kuyusuna düşmek üzere olduğunuzu bilin.
 Bir sonraki kitapta görüşmek üzere. İyi okumalar.