1 Temmuz 2019 Pazartesi

Şeytan Ayrıntıda Gizlidir - Ahmet Ümit


Ahmet Ümit’in 2002 yılında yazdığı, içinde 18 hikaye barındıran bir kitap Şeytan Ayrıntıda Gizlidir kitabı. Ortalama 10’ar sayfadan oluşan öykülerin hepsi polisiye türünde.

Para için yeğenini öldüren, ikizinin yerine geçip cinayet işleyen, annesini muayene eden doktorun hayatına son veren; normal bir hayat sürerken bir cinnet anında katil olanlar, hayatı hep bu minvalde sürmüş olanlar, uyuşturucu kaçakçıları, taksici katilleri, görevini kötüye kullanan polis memurları, mafya… Her türden ve her sebepten cinayet var öykülerde.

Benim en çok ilgimi çeken ise, Çin İşkencesi adlı hikaye oldu:
Şarkıcıların, futbolcuların, iş adamlarının yani ünlü kişilerin, siyasi liderlerden daha etkili olduğuna inanan, yurt dışında okumuş üç gencin yaptığı bir deneyi anlatıyor Çin İşkencesi. Bu üç genç ünlüleri kaçırıp onları özel bir eğitime tabi tutmak isterler. Bunun için de Şeco adlı bir şarkıcıyı kaçırıp, ona, “Sosyal Laboratuvar” larında eğitim verirler.

Liderlik duygusunun gelişmesi için Wagner dinletirler, Tarkovski’nin Ayna filmini izletirler. Schopenhauer felsefesini öğretirler, Kant okuturlar. Böylece öğrendiklerini geniş halk kitlelerine yaymasını amaçlarlar. Tüm bu bilgi işkencelerinin sonu da kötü biter ama  okumak isteyenlere ipucu olmaması için cinayeti ise es geçiyorum .

Hikayelerin her biri keyifli olsa da, kısa olmaları, sonuca çabuk ulaşılması, bir de arka arkaya hep cinayet, hep olumsuz bir konunun işlenmesi nedeniyle, başlarda aldığım zevk 8.,9. hikayeden sonra düşmeye başladı.

Polisiye romanlarının çok okunmasının en büyük sebebi, katili bulmak için fikir yürütmemiz, katil hiç beklemediğimiz biri çıktığında şaşırmamız, katili doğru tahmin edince de kendimizle gurur duymamızdır. Yani en azından ben polisiye romanlarını katili tahmin etmeyi sevdiğim için okuyorum. Ama Şeytan Ayrıntıda Gizlidir kitabında katillerin 2 sayfada belli olması haliyle kitabı sıkıcı hale getiriyor. Tabi yanlış da anlaşılmasın, buradaki her hikayeden bir roman çıkar o ayrı.

Ahmet Ümit’in neredeyse tüm kitaplarını okumuş biri olarak, bu hikayelerde de yer alan Başkomiser Nevzat’ı gayet iyi tanıyorum. Nevzat’ın karısı ve kızı da bir cinayete kurban gitmiştir. Başka kimsesi yoktur. Ama kitaptaki Aşk Ölüme Benzer hikayesinde :

“… Bu delikanlıya bakarken, ilk kez bir zanlının “suçsuz” olabileceğini düşünüyorum; üstelik evinde ele geçirdiğimiz kanıtlara, hatta cinayetleri işlediğini itiraf etmesine karşın. Niye böyle düşündüğümü bilmiyorum; aynı yaşlarda bir oğlum olduğu için mi ?...” diyor Başkomiser Nevzat. Biliyorum Ahmet Ümit' in sıkı takipçileri var.Onlar söylesin. Acaba ben mi yanlış biliyorum ya da  ilerleyen yıllarda yazar Başkomiser Nevzat’a daha acılı bir hayat hikayesi mi yazmak istedi? Her neyse bu ayrıntıyı bir kenara bırakarak son sözümü paylaşayım.

Eğer Ahmet Ümit’i daha önce okumadıysanız bu kitaptan başlamayın. Önce romanlarını okuyun, onların zevkini yaşayın, sonra yazardan biraz sıkılmayı göze aldığınızda bu kitabı okursunuz. Ya da bir yandan kumsalda güneşleneyim bir yandan alem kültürlü birey görsün, elimde bir kitabım olsun ,instagramda da havalı durur ama çok da kafamı yormasın kitap derseniz , hiç vakit kaybetmeyin. İyi okumalar herkese.