10 Ağustos 2021 Salı

Balıkçı ve Oğlu - Zülfü Livaneli

 

Az cümleyle çok şey anlatmak… Bir yazarı asıl başarılı kılan şey bu benim gözümde.

Tüm işi tek başına üstlenip okura hiçbir şey bırakmayan, okurun ne düşünmesi gerektiğini söyleyen kitaplardan hoşlanmıyorum. Sanırım bu yüzden kişisel gelişim kitaplarına da hiç yakın olmadım.

Bir de olayı dramatize eden, özellikle toplumun ilgisini çekeceğine emin olduğu bir olayın etinden, sütünden yararlanarak ajitasyona başvuran yazarlardan uzak duruyorum.

Tüm bunları düşündüğümde rahatlıkla söyleyebilirim ki Livaneli bana yakın bir yazar. Balıkçı ve oğlu kitabını da okuyunca bunu daha net anladım. ( Geriye okumadığım 2 kitabı kaldı.)

Bu kitabında birçok sorunu ele almış. Mülteci sorunu, (daha önce Huzursuzluk’ta Suriyeli mültecileri konu edinmişti. Burada Afgan bir mülteci var. Hemen bir parantez açıp şunu da belirteyim. Livaneli’nin kitabındaki mültecinin son günlerde sınırlarımızdan geçen hepsi genç ve erkek olan mültecilerle alakası yok. ) balık çiftliklerinin zararları, sahil kasabalarının rant yüzünden geldiği durum, evlat acısı gibi birçok konuyu dramatize etmeden, az kelimeyle ama etkili bir şekilde anlatmış.

Minicik evladını denize kurban veren bir balıkçının denizden gelen başka bir minik evlada yuva olmak için yaşadıklarını merkeze koymuş. Kitabı okurken değil bitirdikten sonra idrak ediyorsunuz. Bu aile evlat kaybetti, nasıl da canları yanmıştır diyorsunuz. Okurken sıradan gelen bir cümle, kitabı bitirdikten sonra zihninizde yuvarlana yuvarlana bir ip yumağı olup boğazınızda düğümleniyor.

Hani denize cansız bedeni vuran bir bebek vardı. Hâlâ ilk günkü kadar acı çekerek hatırlıyor musunuz? Yoksa Aylan bebeğin kıyıya vuran cansız bedeninin görüntüsü hafızalarımızdan ve yüreklerimizden gün geçtikçe silindi mi?  Gerçek hayatta kurtaramadığımız Aylan bebeği Livaneli, Samir bebek olarak kurtarıyor. 

Bizim payımıza da Aylan bebeklerin çoğunun sadece bir roman kahramanı olarak hayatta kalabileceği gerçeğini görmek düşüyor.

Bu yüzden kitapları, özellikle de romanları, hikâyeleri çok seviyorum. Belki de dünyanın cenneti de cehennemi de kitaplardır. Haksızlıkların giderildiği, adaletin sağlandığı yer…

Kitabın sonunda bir de kitap üzerine yazarla bir söyleşi var. Mutlaka okumalısınız söyleşiyi de. Livaneli’nin söyleşideki bir paragrafını buraya ekliyorum. Bence dünyanın tüm sorununu özetlemiş yazar.

“8 milyara yakın insan, hepimizi köleleştiren bir kapitalist diktatörlüğün saldırısı altındayız. Daha önceki çağlarda köleler ayaklarındaki prangadan köle olduklarını anlıyorlardı. Modern köleler ise kendilerini köle sanıyor, çünkü beynine geçirilmiş prangaları göremiyor. Dünya, kapitalistlerin, halkını soyan diktatörlerin, yolsuz bürokratların korkunç hırsına engel olamazsa, göçler de sürecek, terörizm de, isyanlar da. Bir insanın, şirketinin trilyon dolar etmesi bir yana, kişisel hesabında 700-800 milyar dolar gibi bir para bulunmasının anlamı ne? Artı değeri sömürerek edindiği bu servet, eskiden olduğu gibi altın vs. de değil, o parayı bile görmüyor. Sadece bilgisayar ekranında sıfırlar, sıfırlar, sıfırlar. Bütün kavga, dünya nüfusunun kaybolması, bebeklerin ölmesi pahasına o soyut sıfırları arttırmak. Bana göre bu bir suçtur; devletlerin, belli bir limitin üstündeki kişisel servetlere izin vermemesi, düzgün vergi yasalarıyla sosyal adaleti düzenlemesi gerekir. Devlet bunun için var.”


8 yorum:

  1. "Belki de dünyanın cenneti de cehennemi de kitaplardır. Haksızlıkların giderildiği, adaletin sağlandığı yer…" Çok sevdim bu sözleri. Kitabı da sonundaki ropörtajı da beğenerek okuyanlardanım. Yüreğine sağlık :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Dünyanın cennetinde buluşalım daima. :)

      Sil
  2. hımm bu yazarı hiç okumadım, aklımda olsuun :) romanların sonu açık olsun bencesi de filmlerin de, gösterince bozuluyor :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok ben kitabın sonunu falan söylemedim, hatta kitabı okuyanlar kitapla ilgili öyle çok detay da vermediğimi fark etmiştir. Ya da en azından ben öyle zannediyorum :)

      Sil
  3. Livaneli severim aslında ama bu kitabını edinmedim, ileride belki diyelim o halde, merhaba bu arada, 2021 blog listesindesiniz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aaa, teşekkür ederim. Ne kadar sevindim bilemezsiniz.

      Sil
  4. Zülfü Livaneli, Sunay Akın gibi yazarları çok seviyorum teşekkürler bu paylaşım için

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorum için ben teşekkür ederim, ben de çok severek okuyorum.

      Sil