19 Ağustos 2021 Perşembe

40'ından Sonra....

 

Aman Allah’ım neler oluyor bana! Hem de bu yaştan sonra. ☺

Hayat bana büyük konuşmamam konusunda sürekli uyarılar yaptığı için bu konuda oldukça temkinliyimdir aslına ama keskin çizgilerim var galiba. Şu dünyada 40 sene yaşayıp kendiyle ilgili hala galiba diyebiliyor demek ki insan.

Kendi içimdeki kuralları kolay kolay bozamıyorum. Bu bazen  irade gibi görünse de kimiz zaman yeniliğe kapalı olmaya da neden olabiliyor. Son birkaç senedir çizgim dışındaki kitapları okuyarak duvarlarımı genişletmeye ( yıkmak demiyorum dikkat edin sadece genişletmek) çalışıyorum, işe de yarıyor galiba.

Mesela müzik zevkim ilginçleşti. Ben ki hayatında caz ve rap müziğe hep mesafeli durmuşumdur.

Müzik dinlerken de kendi çizgimde ilerlemişimdir hep. Ezgi’nin Günlüğü, Evgeny Grinko, Mark Eliyahu, Feyruz, Timur Selçuk, Ferdi Özbeğen… Biraz Ortadoğu müziğine hayranlığım vardır. Onların gırtlak nağmelerine mest olmuşumdur.

Ben böyle kendi halimde müzik dinlerken bir gün Hollanda’da yaşayan bir Türk kızını keşfettim. Adı Karsu. Sesini, yeteneğini değerlendirmeyeceğim zira o kadar müzik bilgim yok. Konunun uzmanı değilim sonuçta. Ama o kadar beğendim ki, oturdum bir haftadır Karsu’nun yaptığı caz parçaları dinliyorum. Üstelik kendisi de o kadar mütevazı ki… Konuk olduğu tüm programların videolarını izledim.  Yıllarını televizyonculuğa adamış sunucuların, konuğunun değerini bilmeden yaptığı programlar da izledim, konuğunu ezmeye çalışanı da gördüm. Konuğunun bir “star” gibi davranmaması karşısında ona “Kezban” diyeni de… En çok da Harbiye Açık Hava Konseri’nde Karsu bir Zeki Müren şarkısını, yine benim gözümde olağanüstü bir şekilde seslendirirken, birden kopan alkışların sanatçıya değil de gelen “siyasetçi” ye yönelik olması üzdü beni. Dedim ki, ne zaman sadece insan olmayı öğrenecek bazıları. İsimlerinin önünde hiçbir statü olmadan sadece isimleriyle var olabilecekler.

Ve bir şarkısı az bir izlenme oranına sahip olsa kendini Dünya starı sanan sözde sanatçılara o kadar alışmışız ki, Karsu’nun içtenliği bana şifa gibi geldi.

İşte böyle böyle kendi çizgimden çıkarken bir de baktım ki “Eypio”nun Naim şarkısını dinliyorum. Allah’ım dedim, bana neler oluyor? Ben rap müzik dinliyorum, üstelik beğeniyorum.

Valla gidişat iyi değil. Biri beni durdursun.Şimdi de Yener Çevik şarkılarında geziniyorum. Valla tüm önyargılarımı attım bir kenara, çok da beğendim. Ne diyeyim Allah sonumu hayretsin.

En çok beğendiğim videoları buraya da ekliyorum. Belki siz zaten biliyorsunuz belki de duvarlarınızı genişletmek için bir fırsat olacak. Eğer daha önce dinlemediyseniz, bir şans verin. Ha eğer beğenmezseniz de dünyanın sonu değil. Zevk meselesi. HİÇBİR ŞEYİN FANATİĞİ OLMAYA GEREK YOK DEĞİL Mİ? Bu son cümle de kamu spotu niyetine büyük harflerle kalsın burada.

 

 İlk video, Karsu'nun Türkçe söz yazdığı ilk caz parçası. Bence sözler de müzik de harika.

 

 İkinci video "Eypio" nun Naim Süleymanoğlu'nun hayatının anlatıldığı Naim filmi için yaptığı parça. Hayatta dinlediğim ilk rap şarkısı. Benden tam not aldı.

Bu şarkıyı niye sevdiğimi ise bilmiyorum. Dedim ya biri beni durdursun, gidişat iyi değil. 

Şaka bir yana Yener Çevik'in hayran kitlesi hiç de azımsanacak gibi değilmiş.


Tüm bunlardan çıkarılacak ders: Büyük lokma ye, büyük söz söyleme.


9 yorum:

  1. Tüm ön yargılarımı bir kenara bırakıp -ki pek de yok zaten ama - dinledim şarkıları yazınızı okuduktan sonra. Rap müzik diyorlar ama bana sadece biraz sound değiştirmiş fantazi müzik gibi geliyor bu parçalar. Nedense kafamda şöyle bir görüntü oluşuyor: Mahallenin isyankar, hafiften "ağır abi" gençleri 21. yüzyılda ortama uyum sağlamak için bir şeyler yapmış da Alişan ya da Mahsun Kırmızıgül'ün günümüze ayak uydurmuş versiyonlarına dönüşmüş gibiler. Neden böyle algıladığımı hiç bilemiyorum. Arada sırada sevdiklerim çıkıyor arada ama çok nadir, onlar da sanırım daha çok pop tarzına yakın. Aşağıya birkaç tane bırakayım.

    https://www.youtube.com/watch?v=-x5LnDSctk0

    https://www.youtube.com/watch?v=WTOz4Da72N4

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Alişan'ı hiç dinlemedim Mahsun'un ise sanki "Sarı sarı kimin yari..." gibi bir parçasını hatırlıyorum sadece.Yani fantazi müzik de hiç dinlemediğim için bilemiyorum belki de haklısınızdır, sonuçta müzik türleri de evrim geçiriyor. Ama kafanızdaki görüntü kliplerdeki görüntüyle uyuşuyor. Eypio'nun da Yener Çevik'in de videolarına bakınca hep bir serzeniş, hep bir yaşam mücadelesi görüyorum ama tam bir isyan da değil sanki. İsyan olacak kadar alt metni yok desem linç ederler mi beni bilmem :)
      Sizin bıraktığınız linkleri de izledim. Ezhel'i ilk kez dinledim. Adını duymuştum ama.
      Murda'yı ise ilk kez duydum. Zeynep Bastık'ı da duymuş ama hiçbir şarkısını sonuna kadar dinlememiştim. Sayenizde dinlemiş oldum :)
      Ben sanırım 90'lar pop'da kalmışım. Günümüz pop şarkıcılarını hiç bilmiyorum.
      Karsu hakkındaki görüşlerinizi de merak ettim doğrusu. Yazarsanız sevinirim.
      Zaman ayırdığınız için de teşekkür ederim.

      Sil
    2. Karsu'yu severek dinliyorum :)
      1-2 yıl önce nette gezerken karşılaştım Karsu ile sizin gibi :)

      Sil
  2. naim şarkısını duymamışım. karsunun hayran kitlesi geniş bizim ülkede. yenerçevik dinlemiştim. caz da rap de iyi müzik yaaa :) yani örneğinse bir stan getz bir chet baker veyaaa ceza nın kardeşi aylin, sagopa var, yaşasın müzik, hip hop, house, indie, günümüzün iyi müzik akımları. bir de yaşasın en yeni müzikler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Karsu'yu geç tanıyanlardanım ben maalesef. Geç tanıdığım için de şimdi suyunu çıkarana kadar dinliyorum :)
      Sanırım ben senin gibi yaşasın en yeni müzikler diyemeyeceğim ama kulağıma hoş gelen müzik yaşasın:)
      Naim şarkısı çok güzel ama değil mi?

      Sil
  3. Ben de rap sevmezdim. Şimdi çok dinler oldum :) Zamanla değişiyor zevklerimiz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet değişiyoruz ve yaşlanıyoruz. Yine de hep aynı kalmaktan iyidir.

      Sil
  4. Hayat kimseye konuşmaz insan yalnızca ölmek için yaşar beyinse bir çeşit baskılarla olaylara imgesel resimle şifreler koyar. Her gün rüyanın bir kısmında tezat iki kavram var ve senin inkar ettiğin fikir burada saklanır. Doğduğun andan itibaren sekse yönelik arayış da başlar bu kızlarda baba erkekte annedir ve çocuklukta bu düşünce ahlak yoluyla kapanır beynin baskı bölümü gelişir ve beyin yönetimde bir sorun yaşayana kadar açmaz beyne girerken ancak nevrotik düşüncelerle topluma katılmaya çalışır. İnsan ne garip değil mi resmiyette duygusal olsa da elektrokimyasal bir robotmus aslında.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok ben iflah olmaz bir romantiğim, insanın elektrokimyasal bir robot olduğunu asla kabul edemem::)
      Benim için beden sadece ruhun var olabilmesi için bir aracı, o yüzden bedene odaklanan her türlü düşünceye de uzak dururum. Salt ruhuz biz, kimi iyi kimi kötü :)

      Sil