Hikmet Hükümenoğlu’nu sondan okumaya başladım. Kar Kuyusu yazarın ilk kitabı ama ben önceliği önce Körburun’a sonra Harika Bir Hayat kitabına verdim. İlk kitaplar beni bazen tedirgin eder. Çünkü yazara dair önyargı oluşturmama neden olabiliyor bazen. Ama Hükümenoğlu’nun bu kitabı asla ilk kitap gibi değil. Okurken ne gereksiz bir sözcük ne lafı dolandırma ne de yersiz bir betimleme var. Ama kitabın kapağına ufak bir “gerilim” ifadesi eklenebilirmiş.
Boşanmış bir kadın olan Nur, babasından kalan dükkanı işletmeye karar verir. Kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan bir kadının duygusal iniş çıkışlarını okuyacağımızı düşünürken, bir gece Nur’un sokakta yanında bir köpekle dolaşan bir adamla karşılaşmasıyla olaylar gerilim romanına döner.
Üst komşu Melike Hanım’ın da garip tavırlarından şüphelenen Nur’un aklına gelmeyenler başına gelecektir. Bu kitapta yazar hiçbir insanın göründüğü gibi olmadığını, bazı insanların merhametsizliğini iliklerimize kadar işliyor. Ayrıca aile ilişkilerinin öneminin de altını çiziyor. Nur,Melike Hanım, Nuri ve Tibet’in yaşantılarına bakınca, aile hayatının insanlar üzerinde ne kadar etkili olduğunu bir kez daha anlıyoruz. İyi bir aileye sahip olmak galiba bu hayattaki en büyük şans.
Detay vermeyeyim ama kitapta bahsedilen hastalıkla ilgili bir dizi de var. Bu konu benim de çok ilgimi çekmişti. Kitapta denk gelince ayrı bir dikkatle okudum. Özellike son sayfalara doğru hikayenin hızı da gerilimi de arttı. Olaylar hızlandıkça siz de hızlanıp neler olduğunu bir an önce öğrenmek istiyorsunuz.
Kitabın adı da konuya çok yakışmış. Bazı aileler maalesef kör bir kuyu gibi. Üstelik üzeri karla kaplı olduğu için dışarıya ses de gelmiyor. İçeride neler döndüğünü sadece yaşayanlar biliyor. Belki çok sert gelecek ama bu insanların çoğalmaması, aile kurmaması lazım. Zaten bence aile olabilmek, çocuk sahibi olmak bu kadar kolay olmamalı. Sadece anne ve babanın iyi anlaşması da yetmez. Dünyaya bir çocuk getirdiğinizde onu sadece fiziksel olarak değil psikolojik olarak da beslemek zorundasınız. Son zamanlarda yaşananlar da bu söylediklerimi doğruluyor. Kitapta Nur'un anne ve babası arasındaki ilişki her ne kadar iyi görünse de özellikle "baba"nın tavırları direkt psikolojik şiddet benim için. Bu tarz ailelerde büyüyünce de Nur gibi önünü arkasını düşünmeden hareket edebilir insan. Yazarın aile ilişkilerini çok yerinde örneklerle anlattığını düşünüyorum.
Ayrıca okuduğum üç kitabında da yer alan “kitapçı” detayını da çok beğendim. Bunu İhsan Oktay da yapıyor. Hikmet Hükümenoğlu da kitapların tam en can alıcı yerinde birden beliriyor ve bir kitapçı olarak karşımıza çıkıyor. Yani en azından benim için kitapçı yazarın kendisi. Yazarın kitaplarını okuyanlar da acaba benim gibi mi düşünüyor merak ediyorum. Okuduğum yorumlarda kimse bu detaya değinmemiş maalesef.
Bu arada bir önceki yazımda umarım yazar boş durmayıp kitap yazıyordur demiştim. Nasıl içten bir istekse benimki hemen gerçekleşti. Yazarın yeni bir kitabı çıktı. Mutlaka onu da alıp okuyacağım. Ama şimdi elimde yine daha önce okumadığım bir yazar olan Ayfer Tunç var. Bakalım Kuru Kız beni mutlu edecek mi?
Hemen bu kitabı da alıp okumam gerek. :)