Uzun zaman önce, -bana göre uzun zaman çünkü neredeyse 2 ay
olmuş- Nobel ödüllü bir yazarın kitabını okuduğumdan bahsetmiştim. Aslında
kitabı bitireli de yine uzun zaman oldu J
ama yazıya dökmem bir hayli gecikti. Çünkü bu arada bir kitabın editörlüğünü
yaptım, hala da yapıyorum. Editörlük işi sandığım gibi değilmiş aslında. Nasıl
olsa kitap okumayı seviyorum diye düşünmüştüm ama bir kitabı, editörlüğünü
yapmak için okumak çok daha farklıymış. Daha zormuş. Size emanet bırakılan çok
değerli bir eşyayı ufak dokunuşlarla temizlemeniz gerektiğini düşünün. Hani
eşya sizin olsa o kadar dikkatli olamazsınız. Ama inanılmaz zevk aldığımı
söyleyebilirim. İşte bu işle ilgilenince
bitirdiğim kitabın yorumunu yazmayı da ertelemek zorunda kaldım. Nihayet bugün yazabildim;
Cebelavi Sokağı’nın Çocukları
Necib Mahfuz’un okuduğum ilk kitabı bu ama son olmayacak
sanırım. Bir yazarı ilk kez okuyunca da önce hakkında araştırma yaparım. O
yüzden önce yazarı kısaca tanıtayım:
1911 yılında Kahire’de doğan Necib Mahfuz, 1934 yılında
Kahire Üniversitesi’nde felsefe eğitimini tamamladı. 1938’de hikâyelerinden
oluşan bir derleme yayınlandı. 1959’da yayınladığı Cebelavi Sokağı’nın
Çocukları kitabı El Ezher Üniversite’si tarafından yasaklandı. Hatta bir din
adamının Necib Mahfuz ile ilgili söylediklerinden dolayı suikast girişimine de
uğradı. (İlk ve tek baskısı 1967’de
Lübnan’da yayınlanan kitabın Türkiye macerası da sıkıntılı çünkü Türkçe’ye de yazıldıktan 50 yıl sonra çevrilmiş. ) Necib Mahfuz 40
küsur roman, kısa öykü, film senaryosu ve birkaç tiyatro oyunu yazdı. 1960’lı
yıllarda kitaplarında dini irdelemeye başlayınca, kitapları daha felsefi
ağırlık kazanmış. Kitabı okurken yazarın bu yönüne özellikle dikkat etmek
gerek.
Elimdeki kitap tamamen dine yapılan göndermelerden ibaret. Aslında kitap insanlığın varoluş serüvenini
anlatıyor.
Cebelavi, Mukattam Çölü’nün kıyısında muhteşem bir konakta
çocukları İdris, Edhem, Rıdvan ve Abbas’la birlikte yaşamaktadır. Cebelavi mülklerini yönetmesi için büyük oğlu
İdris yerine Edhem’i seçince kıyamet kopar. İdris, babasına karşı geldiği için
konaktan kovulur. Daha sonra Edhem’i kandırarak Cebelavi’nin yasakladığı bir
kitaba ulaşmaya çalışmasını sağlar ve Edhem de karısıyla birlikte konaktan
kovulur.
Burada Adem ile Havva’nın şeytan tarafından kandırılıp yasak
meyveyi yemesi ve cennetten kovulması olayına gönderme yapılmış. Bu durumda;
Cebelavi= Tanrı
Edhem= Adem
Umayma ( Edhem’in karısı)= Havva
İdris = Şeytan
Sürekli konağa( yani ruhlar alemine) dönmeyi arzulayan Edhem
oğullarıyla birlikte konağa yakın bir sokakta yaşamaya başlar. Böylece
Cebelavi Sokağı oluşmuş olur. Cebelavi bir gün Edhem’in oğullarından Hümam’ı
konağa çağırınca diğer oğlu Kadri kıskanıp kardeşini öldürür. Böylece ilk
cinayet işlenmiş olur. ( Habil ile Kabil olayı)
Yıllar geçer, artık kimse Cebelavi’yi görmez, hiç
konağından çıkmaz çünkü. Yaşananlar şairlerin ağzından, nesiller boyu aktarılmaya devam eder.
Cebelavi’nin mülkünü yönetenler sokak çeteleriyle işbirliği yapınca sokak
artık yaşanmaz bir yer haline gelir. Bu durumda da bir kurtarıcıya ihtiyaç
duyulur. Ve sırasıyla;
Halkı kurtarmak için Cebel ( Hz.Musa ), onun kurduğu düzen
bozulunca Rıfat ( Hz.İsa )ve sonra Kasım (Hz. Muhammet ) gelir. Her defasında
kurulan düzen bozulur çünkü toplumların unutmak gibi bir hastalığı vardır.
Kitapta sokağa gelen son kişi Arif’i ise hiçbir peygamberle eşleştiremiyoruz.
Adından ve yaptıklarından dolayı bilim ile ilişkilendirebiliriz. Çünkü Arif bir
sihir yoluyla kötülüklerin üstesinden gelmeye çalışır. Buradaki sihir aslında
bilimsel deneyleri çağrıştırıyor.
Sanırım kitabın en çok tepki alan bölümü de Arif’in
bulunduğu bölüm olmuştur. Çünkü Arif istemeden Cebalavi’yi öldürür. Arif de
kalıcı bir kurtuluş sağlayamaz ama arkasında insanların sarılacağı bir umut
bırakır.
Benim böyle kısaca anlattığım kitabı sadece dinler tarihiyle
de eşleştirmek doğru olmaz. Necib Mahfuz kendi ülkesinin sorunlarını
metaforlarla, alegorik bir anlatımla dile getirmiştir aslında. Tabi her
karakterin simgelediği dini ögeler yüzünden kitaba hala olumsuz yaklaşanlar vardır.
Özellikle yazarın Tanrı ile eşleştirdiği Cebelavi’yi sorgulaması çok tepki
çekmiştir. Sorgulamaktan çekinenler bu
kitabı hiç okumasınlar ama müthiş bir edebi eserden de mahrum kaldıklarını
bilsinler.
Kitabın umut dolu son sözleriyle bu yazıya da nokta koyayım.
Sırada Ahmet Ümit’in son kitabı “Aşkımız Eski Bir Roman” var. Bu kez arayı çok
açmayacağım. İyi okumalar.
Gecenin ardından gün nasıl doğuyorsa
adaletsizlik de bir gün son bulacaktır. Zorbalığın ölümünü de göreceğiz, ışığın
ve mucizelerin doğuşunu da.’
Not: Son olarak şunu da yazmak zorundayım. Bu kitabı daha rahat okuyabilmek ve yapılan göndermeleri anlayabilmek için peygamberler tarihini bilmek gerekiyor.
Not: Son olarak şunu da yazmak zorundayım. Bu kitabı daha rahat okuyabilmek ve yapılan göndermeleri anlayabilmek için peygamberler tarihini bilmek gerekiyor.
Editörlük yapabilecek en iyi isimlerden birisiniz bence , hayırlı olsun 😊 Yine okumaktan keyif aldığım bir yorum .
YanıtlaSilKeyifle okudum kalemine sağlık.
YanıtlaSilTeşekkürler.
Sil