Kendimi Hasan Ali Toptaş
okumaktan alıkoyamıyorum, sanırım tüm kitaplarını okuyana kadar da rahat
edemeyeceğim. Kayıp Hayaller Kitabı’nı da okuduktan sonra Toptaş’ın ne bulunmaz
bir nimet olduğunu daha iyi anladım.Belki siz okuyunca bambaşka bir kitapla karşılaşırsınız
ama ben mükemmel bir kitap okudum.
Toptaş bu kitabında küçük bir
kasabada yaşayan Hasan, dedesi ve Hasan’ın arkadaşı Hamdi’nin dedesinin
yaşadıklarını anlatıyor. Büyülü gerçekçiliğin tüm özelliklerini barındıran
kitap, çoğul anlatıcıya sahip ve kimi zaman anlatıcıları birbirine
karıştırabiliyorsunuz. Anlatan Hasan mı şimdi, yoksa dedesi mi dediğim birçok
bölüm oldu açıkçası. Çünkü olaylar bir sis perdesinin arkasından gösteriliyor
gibi. Önünüzden geçen gölgelerin arasından gerçekleri seçmeye çalışıyorsunuz
ama çok da kolay değil bu. Hangi söz gerçek , hangi söz anlatanın hayal gücüne
dayanıyor, tamamen bir muamma.
Bazen gölgelerin kişilik
kazanmasına, bazen bir mezar taşının, bir asanın konuşmasına, bazen de bir
köpeğin insana dönüşmesine tanık oluyorsunuz ve soruyorsunuz:
Anlatıcı bunları
hayal mi ediyor, gördüklerini mi farklı yorumluyor yoksa her şey bir çocuğun
rüyasından mı ibaret?
Peki kitapta tam olarak ne
anlatılıyor, kitabın konusu ne diyecek olursanız, görünürde;
Elinde, içinde ne olduğu
bilinmeyen bir torbayla dolaşan, varlığı da yokluğu da kanıtlanmayan Kevser,
Hasan’ın dedesinin Kevser’ e olan aşkı, Hasan’ın babası Hicabi’nin bir türlü
yapmaya başlayamadığı ev, yaşanan yoksulluk, kasabaya elektriğin gelmesi…
Ama satır aralarına, görünmeyen kelimelere bakarsanız hem
her şeyin hem de hiç bir şeyin anlatıldığını, var olmakla yok olmanın iç içe
geçişinin kapısının aralandığını görürsünüz.
Kitabın
sonuna gelindiğinde ise yazar, okurlarını birçok soruyla baş başa bırakıyor,
böylece kitap bittikten sonra da okurun anlatılanlarla ilgilenmesini
sağlıyor.Okuru aktif hale getirmek böyle bir şey olsa gerek.Zaten Hasan Ali
Toptaş, okurun elinden tutup, onu hikayenin sokaklarında dolaştıran bir yazar
değil. O size yolu işaret eder, yolda nelerle karşılaşacağınız ise size
bağlıdır.
Kitapları seven herkesin en az bir Hasan Ali
Toptaş kitabı okuması gerektiğine inanan kalemucunun beğendiği bu kitabı
okumaya karar verirseniz, bol miktarda noktalı virgüllerle arka arkaya
sıralanan, bazen iki sayfa süren cümlelere hazırlıklı olun ve Toptaş’ın
kitaplarını okurken kelimelerin etrafa yaydığı müziği duymaya çalışın.