28 Haziran 2021 Pazartesi

Adı Aylin - Ayşe Kulin


Her Yerde KanVar
kitabını okurken Kulin beni arafta bırakan bir yazar demiştim. Kulin’i G.A.Y* öncesi ve sonrası diye ikiye ayırmak gerek sanırım. G.A.Y öncesi yazdığı kitaplar beni daha çok etkilemiştir hep. Ama nasıl olduysa Adı Aylin kitabını okumaya bir türlü sıra gelmemişti. Sonra bir gün Armağan Çağlayan’ın programında Ayşe Kulin’i izledim.

70 yaşında, sözcüklerini tane tane seçen, zarafet abidesi bir kadın vardı karşımda.  Öyle kibar, konuşması öyle akıcı…  Türkçeyi ne kadar özenli kullandığını fark edince de biraz Kulin’in safına doğru çekildim galiba. Programda Adı Aylin kitabından bahsedince hemen aldım ve okumaya başladım. Her zaman yaptığım gibi kitabı bitirdikten sonra başka okurların yorumlarına baktım. Ben ne hissettim, insanlar ne hissetti bir okuyayım dedim.

Okuduğum yorumlarda Aylin karakteri o kadar yerden yere vurulmuş ki… Üstelik çoğu kadın okur tarafından. Zavallı Aylin, yaşarken anlaşılmadığı gibi okunurken de anlaşılmamış. Kimse Aylin’in penceresinden bakmamış. İnsan zihnindeki toplumsal normların görünmeyen ipleri herkesi esir almış.

Aylin’in hayatı hatalarla dolu! Peki kime göre hata? Mutlu mesut yaşarken kocasını terk etmesi şımarıklık olarak yorumlanmış. Daldan dala konan ruhu, hiçbir yere ait olamaması mutsuzluğunun sebebi olarak görülmüş. Ve mutsuzluğunu kendi elleriyle hazırladığı savunulmuş.

Önceleri ben de kızdım Aylin’e. Sonra dedim ki belki de biz Aylin’in yaptıklarını yapamadığımız için bu kadar öfkeliyiz ona karşı.

Öyle görünmez bağlarla bağlanmışız ki bulunduğumuz yere, bırakın şehri mahallemizi bile kolay kolay terk edemiyoruz. Düzeni, rutini mutluluk zannediyoruz.

Bir düşünün, hayatınızı alt üst etmeye hiç cesaret edebildiniz mi? Bu cesaretsizliğiniz yüzünden nelere katlandınız? Yoksa prangalarınızı saadet bağı olarak mı görüyorsunuz? Cesaretiniz yoksa Aylin’e kızmaya hakkınız da yok.

Ben mi? Ben salonumdaki koltuğun yerini değiştirecek olsam ödüm kopuyor. Ruhu kuş gibi çırpınan, zihni dünyaları gezerken yerinden kıpırdamayan bir beden işte bu da…

Şimdi diyeceksiniz ki eee, bu kitap ne anlatıyor?

Aylin… Ayşe Kulin’in akrabası. Kitabın arka sayfalarında fotoğrafları da mevcut. Bana biraz Lady Diana’yı anımsattı. Nedenini bilmiyorum belki güzelliği, belki bir prensle evlenmiş olması belki mutsuzluğu…

Annesinin ölümünden sonra ruhu dağılan ama bunu fark etmeyen Aylin, bir kez gördüğü bir prensle evlenir, büyük bir hayal kırıklığı olan bu evliliği bitirmek için uzun zaman çabalar. Lucy Clayton’s manken okulunu bitiren Aylin, 25 yaşından sonra doktor olmaya karar verir. Yine çevresinin aksini iddia etmesine rağmen bu yoldan vazgeçmez, New York’un en ünlü doktorlarından biri olur. Hayatının son döneminde Amerikan ordusunda iki yıl içinde albaylığa yükselir, Başarı Nişanı’nı kazanır.

Başından geçen evlilikleri, aşkları düşünüldüğünde, neyi aradığını bilmeyen, toplumun bağlarından kopabilmiş belki sadece varmak için değil yolda olmak için bu dünyaya gelmiş biri Aylin.

Ayşe Kulin’in akıcı kalemiyle elinizden bırakamayacağınız bu kitabı okurken Aylin’e çok kızmayın. Ben onu çok sevdim.

Ayrıca bu yaşta Aylin’in hayatını okuyup örnek(!) alacak değiliz. Yani tutup da yok efendim toplumun ahlakını bozuyor çığlıkları atmayın. Unutmayın neye özeneceğinizi yazarlar değil siz belirlersiniz.

 

 

*G.A.Y : Gizli Anların Yolcusu