28 Nisan 2018 Cumartesi

Kramponlu Ceset - Celil Oker


        Türk Edebiyatında polisiye roman denilince aklıma ilk olarak Ahmet Ümit geliyor. Bu önceliği de sonuna kadar hak ettiğini düşünüyorum. Oysa polisiye romanın edebiyatımıza girişi 19. yüzyıla dayanıyor. İlk telif polisiye roman Ahmet Mithat Efendi’nin  Esrar-ı Cinayat adlı eseri olmuş. Mithat Efendi’nin bu kitabını okumadım ama Peyami Safa’nın Cingöz Recai tiplemesini hatırlıyorum. Arsen Lupin’in bir kopyası olan Cingöz Recai’yi ilk Türk polisiye kahramanı olarak sayabiliriz.

        Bunun dışında bazı yazarlar takma isimler kullanarak polisiye roman yazmışlar. Hatta Necip Fazıl ve Nazım Hikmet bile bu türü denemiş ama yeterli ilgiyi görmemişler. Ayrıca Halide Edip Adıvar’ın Yolpalas Cinayeti, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Kesik Baş romanı, Kemal Tahir’in Mike Hammer öyküleri,Aziz Nesin’in Düğümlü Mendil’i  de polisiye türüne örnektir.

        Günümüze gelirsek, dediğim gibi bu konuda bir numaralı isim Ahmet Ümit.Celil Oker’e gelince, adını ilk kez Nazlı Eray*’ın da konuk olduğu bir programda duydum. Her ne kadar polisiye en sevdiğim tür olmasa da izlediğim programın da etkisiyle Oker’i denemek istedim.

        1999 ylında yazdığı Kramponlu Ceset ile başladım Oker’i okumaya ama aslında bundan önce Çıplak Ceset adlı kitabı varmış. Birbiriyle bağlantılı ama ayrı ayrı okunabilecek 5 kitap yayımlamış Oker: Çıplak Ceset, Kramponlu Ceset, Bin Lotluk Ceset, Rol çalan Ceset, Son Ceset.

        Celil Oker bu 5 kitabında da özel dedektif Remzi Ünal’ı kullanmış.Alkol yüzünden işinden çıkarılmış eski bir pilot olan Remzi Ünal ile ilgili detaylı ve objektif bilgi verebilmek için Oker’in birkaç kitabını daha okumalıyım. Okuduğum tek kitabıyla şunu söyleyebilirim ki, genellikle pizza yiyen, kola içen, bilgisayarda uçuş simülasyonu oynayan, aikido meraklısı bu özel dedektif beni pek sarmadı. Yine de acele karar vermek istemiyorum. Kitabın konusu yüzünden de böyle düşünüyor olabilirim.

        Kitapta birbirine rakip iki tekstil firması ve bu firmaların sahip oldukları futbol takımları var. Karasu tekstil firmasının sahibi İlhan Karasu, takımı Karasu Güneş Spor ile rakip firma Barbyhouse’un takımı Merkez İdmanyurdu maçında şike olacağı haberini alır ve bu işi çözmesi için dedektif Remzi Ünal’ı tutar. Şike haberiyle başlayan olaylar bir cinayetin işlenmesiyle karmaşık bir hal alır.

        Belki benim futbola karşı olan tutumumdan, belki yazarın okuduğum ilk kitabı olması sebebiyle, belki de iyi bir polisiye romandan sonra okuduğum için çok adapte olamadım kitaba. Ne çok kötü ne çok iyi diyebildim bitirince. Amalarla doldu düşüncelerim. Dedektif rolü ilginç ama yeterince oturmamış, dili ağır değil ama okuru sürüklemiyor,türü polisiye ama yeterli aksiyon yok.
Başta da dediğim gibi objektif olabilmek için yazarın birkaç kitabını daha okumalıyım ama şu aralar polisiye okuyabileceğimi sanmıyorum. Belki daha sonra. Şimdi elimde iliklerime kadar hissederek okuyabileceğime inandığım bir kitap var. Size iyi okumalar.




* Nazlı Eray fantastik edebiyatın kraliçesi olarak biliniyor. Fantastik kitapları sevenlere duyurulur.